Kitapta Lencioni CEO’ların başını derde sokacak 5 günaha detaylıca değiniyor. Kitap bir örnek üzerinden CEO’ların günahlarını anlatıyor; biz ise direkt bu 5 günahın mahiyetine ve panzehirlerine değineceğiz. CEO’luk bir kişinin kariyerindeki en üst düzey ancak en zorlu görevlerdendir. Başarılı bir CEO olabilmek için pek çok meziyete sahip olmak gerekir. Ayrıca sıkı çalışmak da olmazsa olmazdır. CEO’luk görevi boyunca yapmanız gerekenlerin yanında yapmamanız gerekenleri de iyi bilmeniz elzemdir. CEO’ları yoldan çıkaran 5 günah şunlardır:
Statüyü sonuçlara tercih etmek
Popülariteyi hesap verebilirliğe tercih etmek
Doğruluğu açıklığa tercih etmek
Uyumu çatışmaya tercih etmek
Zarar görmezliği güvene tercih etmek
CEO’ların 5 Günahı
CEO’ların başını derde sokacak ilk günah kendi kariyerlerini şirketin gidişatının önüne koymalarıdır. Bu hataya düşen CEO’lar için kendi statüleri, şirketin elde edeceği sonuçlardan üstündür. Oysa olması gereken, şirket sonuçları ile beslenen bir CEO’luk icrasıdır. Yani şirket sonuçları ile liderlik kariyeri birbirine neden-sonuç ilişkisi ile bağlıdır. Şirketin elde edeceği sonuçlar müşteriler, çalışanlar ve hissedarlar için gayet mühimdir. Bir CEO olarak onlara karşı sorumlu olduğunuzu unutmayın. Ayrıca kariyeriniz için de tüm paydaşları memnun etmeye odaklanmalısınız. Aksi takdirde anlık ve geçici başarılar ile ancak kendinizi tatmin edersiniz. Bu, kalıcı bir kariyer kurmanızın önündeki en büyük engeldir. Başarınızı değerlendirebilmek için ölçülebilir şirket hedeflerini esas alın. İş dünyasında KPI olarak bilinen kilit performans göstergelerini şirketiniz için anlamlı olanlar arasından seçerek bu göstergeleri sürekli iyileştirmeye çalışın. Kariyerinizdeki ilerleme bir CEO olarak firmanızı ileri taşımanızla gelecektir.
Çoğu yönetici kolay olan yolu seçerek çalışanları arasında popüler olabilmek için herkese mavi boncuk dağıtır. Oysa olması gereken öncelikli olarak çalışanların görevlerini başarıyla yapmalarını sağlamaktır. Bunun için de objektif bir takip mekanizması, işler yolunda gitmediğinde devreye girecek bir tespit ve çözüm mekanizması ve görevini iyi yapmayan çalışanların da dikkatle değerlendirilmesi gerekir. Çalışanların önce mesuliyet duygusuyla hareket etmeleri, sonrasında kişisel ilişkiler gelir. Çalışanlarınızın hesap verebilir olmasını sağlayın. Hedef belirleme süreci de bunun bir parçasıdır. Hedeflerini onlarla konuşarak müşterek belirleyin. Bu hedefleri önceden belirli olan aralıklarda gözden geçirin. Bu konuda adil olun. Sıkı çalışana zorlu hedef, çalışmayana basit hedef verirseniz ve bu ödüllendirmeyi de etkilerse bir noktadan sonra herkes kötü çalışan performansına doğru gelecektir.
Çalışanlara iyi davranarak, hata yapsalar dahi görmezden gelerek belki sevilirsiniz ancak iyi bir yönetici olarak değerlendirilmezsiniz. Üstelik çalışmalar kendini sevdirmek için çok fazla uğraşan CEO’ların bir noktadan sonra insanlara itici geldiğini gösteriyor.
Bir şirketin tepesinde olmak CEO’ları hiçbir zaman yanılmamaları gerektiği gibi yanlış bir inanca itebilir. Kendilerini her zaman doğru karar vermek zorunda hissetmeleri beş günahtan birisidir. Bu hata yüzünden çoğu zaman hızlı karar veremezler. Oysa olması gereken bazı belirsizliklere rağmen karar verebilmektir. Tüm bilgilere vakıf iken herkes karar verebilir. CEO’dan beklenen elindeki sınırlı bilgiye öngörülerini ve sezgilerini ekleyerek tam zamanında kararlar ve aksiyonlar almasıdır. Çünkü iş hayatı hızlıdır ve yavaşlığı affetmez.
Bu günahı işlemek istemeyen CEO’ların önemli konularda kararlar için terminler belirlemesi ve bu terminlere uyması gerekir. Yanılmanın da hayatın bir gerçeği olduğunu unutmamak gerekir. Üstelik hatalar ve başarısızlıklar en etkili öğretmenlerdir. Burada mühim olan açık olmaktır. Aldığınız kararlar hakkında tüm paydaşlarınıza karşı net olun. Hata yapıldığında açık yüreklilikle “Ben hata yaptım.” diyen bir CEO ayıplanmaz, aksine takdir ve saygı görür.
Çoğu lider çatışmaların başına dert olacağını düşünerek çalışanları arasında daima uyum olmasını ister. Uyum kulağa hoş gelse de doğru karar verme konusunda bir kanser gibidir. Çünkü dayatılmış uyum dürüstçe değildir ve insanların gerçek fikirlerini saklamasına yol açar. Saklanan gerçek fikirler arasında da nice parlak fikir heba olur.
Tabii ki her çatışma faydalı değildir. Önemli olan kişiliklerden arındırılmış, objektif ve üretken amaçlı çatışmaları teşvik etmektir.
İki farklı toplantı düşünün. Birincisinde bir iki lider konuşur ve diğerleri sürekli onaylar. İkinci toplantıda ise toplantıya katılan herkes inandıkları ve şirket için faydalı gördüklerini dile getirir. Fikirler kişilerden bağımsız olarak, şirketin geleceği düşünülerek değerlendirilir. Sizce hangisi bir şirkete can verir, hangisi bir şirketi dipsiz kuyulara iter? Bir CEO olarak daima ikinci türdeki bir iş ortamı oluşturmaya gayret edin.
Birçok CEO en ufak bir zarar görmeyi göze alamadığından adeta kendini zırhların arkasına saklar. Çalışanları ile arasına mesafe koyar. İşte size büyük bir günah daha. Bu yaptığının çalışanları ile arasına büyük mesafeler koyduğunu görmez ya da görmek istemez. İyi bir CEO zarar görmeyi göze alarak çalışanlarına yakın davranmalıdır. Kendisinin de onlar gibi birisi olduğunu, insan olduğunu unutmamalıdır. Böylelikle onların güvenini kazanır. Bu güven de saygı duyulan, sevilen bir lider olma yolunda en önemli destekçinizdir.
Eğer bu 5 günahtan birkaçı sizde de varsa, şimdi günahlardan arınma zamanı. Hala geç kalmış sayılmazsınız.
Kısanın kısası; iyi bir CEO şirket sonuçlarını kendi kariyerinin önüne koyar, çalışanlarının hesap verebilir olacağı bir sistem kurar, açık bir şekilde inisiyatif alır, üretken çatışmayı destekler ve tüm paydaşların güvenini kazanır.